7 Mart 2017 Salı

Dokuz Eylül Üniversitesi

"Verdiği eğitim ve gerçekleştirdiği bilimsel araştırmalar yoluyla, insanlığın ekonomik, kültürel ve sosyal zenginliğini arttırmak” misyonunu üstlenen Dokuz Eylül Üniversitesi, vizyonunu oluşturan “Dünyanın en iyi eğitim ve bilim merkezlerinden biri olmak” hedefine sıkı sıkıya bağlıdır. Böylesi büyük bir iddiayla eğitim faaliyetlerini sürdüren Dokuz Eylül Üniversitesi, Türkiye’nin en büyük ve köklü üniversiteleri arasında yerini almıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna dair inançla, Atatürk ilke ve inkılaplarının rehberliğinde, aydınlık bir gelecek hedefleyen Dokuz Eylül Üniversitesi, kaliteli ve çağdaş eğitimin yanı sıra insani ve toplumsal değerleri gelişmiş kuşaklar yetiştirme başarısı ile Türkiye’deki üniversiteler arasında ayrıcalıklı bir konuma ulaşmıştır. Türkiye’nin batıya açılan penceresi ve üçüncü büyük kenti olan İzmir’de 20 Temmuz 1982 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 41 sayılı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” kapsamında kurulan üniversitemiz, Ege Üniversitesi’nden sonra İzmir’deki ikinci devlet üniversitesi olarak kuruluşundan itibaren hızlı bir büyüme sürecine girmiştir.

Dokuz Eylül Üniversitesi, 2014 - 2015 eğitim - öğretim yılı itibariyle; Buca (Tınaztepe, Merkez, Dokuzçeşmeler), Balçova, İnciraltı,Alsancak, Narlıdere, Hatay, Urla, Seferihisar, Karşıyaka, Foça, Torbalı, Bergama ve Selçuk gibi farklı yerleşim bölgelerinde toplam 5.731.800 m2alanda eğitim - öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. İzmir’in dört bir yanındaki yerleşkeleri ile kentin özgün kimliğini ve dinamik dokusunu yaşayan üniversitemiz, 2014 - 2015 eğitim - öğretim yılında Türkiye’nin dört bir yanından 66.559 öğrencinin ve 110 ülkeden 1.135 yabancı öğrencinin öğrenim gördüğü dev bir eğitim kurumudur.Öğrenci sayısı ve çeşitliliği ile oldukça renkli bir yapıya sahip olan Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde 38’u Rektörlüğe bağlı olmak üzere faaliyet gösteren toplam 161 öğrenci kulüp ve topluluğu, öğrencilerin kültür, sanat ve spor aktivitelerini sürdürebilmesi için gerekli ortam ve olanakları sağlamaktadır. Üniversitelerin, araştırma laboratuvarları ve sanayi kuruluşlarının aynı ortam içinde bilim, teknoloji ve AR-GE çalışmaları geliştirdikleri bir teknoparka sahip olmak için yola çıkan Dokuz Eylül Üniversitesi; 3 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2012 / 4085 No’lu teknopark kurulması yönündeki kararla DEPARK’ı (Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme Bölgesi) kurmuştur. Böylece DEPARK kapsamında Tınaztepe Yerleşkesi’nde 17.400 m2 alanda çok amaçlı teknopark ve Sağlık Yerleşkesi’nde ise 10.487 m2 alanda biyomedikal teknopark oluşturulmuş, her iki teknopark alanında da bilimsel faaliyetler başlatılmış ve hızla devam etmektedir.

Bilim dünyasında heyecanla karşılanan bu gelişmelerle üniversitemiz, Türkiye’nin bilim odaklarından biri olma yolunda hızla ilerlemektedir. Tınaztepe Yerleşkesi’nde kurulan çok amaçlı teknopark; çevre, kimya, mühendislik, nanomalzemeler, denizcilik gibi birçok alanda kritik destek yapılarına sahiptir. Türkiye’nin ve hatta dünyanın en iyi üniversite hastanelerinden birine sahip olan üniversitemizin Sağlık Yerleşkesi’nde ise nitelikli öğretim üyeleri ve teknik donanımı ile tıp eğitimindeki üstün başarısını pekiştiren Tıp Fakültesi’nin hemen yanında sağlık teknoparkı çalışmalarına başlamıştır.Üniversitemiz stratejik planında ilk sırada yer alan “bilimsel araştırma” hedefi doğrultusunda, dünyanın en gelişmiş AR-GE merkezlerinden birini bünyesine katma çabaları sonucu İleri Biyomedikal AR-GE Merkezi faaliyete geçmiş, halen İBG (İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi) adı altında bilimsel çabalara öncülük etmektedir. Üniversite Senatomuzun 2013 sonunda, merkezin enstitüye dönüşmesine ilişkin başvurusu üzerine YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu’nun onayı ile 9 Mart 2015 tarihinde 29290 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararla “Uluslararası İzmir Biyotıp ve Genom Enstitüsü” resmen kurulmuştur. “Hücresel tedaviler”, “Kanser biyolojisi”, “Biyobenzer ve biyomoleküllerin geliştirilmesi”, “DNA biyobankası” gibi faaliyetlerin sürdürüleceği İBG, üniversitemizin yanı sıra İzmir’i "Bilimde Marka Kent" statüsüne kavuşturma hedefine kararlı adımlarla ilerlemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder